Işık ve Gücü (Gizem KAYA)
Öğretmenliğin hep bir yüreğe dokunmak, bir tohumu filizlendirip çiçek açtırmak, gelecek kuşaklara örnek olup onları yetiştirmek olarak tanımları yapılır. Öğrencinin rol modelidir aynı zamanda öğretmen. Çocuk sevdiği öğretmeni benimser, onu örnek alır ve hareketlerinde de aynı o öğretmen gibi davranmaya çalışır. Toplumun her kesiminde bu kadar payı olan başka bir meslek daha var mıdır? Bilinmez… İlk çocukluk evresinden yetişkinlik evresine kadar payı vardır bu mesleğin. Her kesime dokunabilen bu yürekler gereken dönütü alabiliyor mu sizce? Toplumdaki saygınlığını, değerini arttırıyor mu? Yoksa tam tersi mi söz konusu?
Gelişen ve değişen toplum düzeninde çağa ayak uydurmak ve bu çağın gençlerinin değişen isteklerini yakalamak onların dilinde konuşabilmek elbette çok önemlidir. Lakin çağın gelişmesiyle öğretmene duyulan gereksinim sanki azalmış gibi görünmektedir. Oysa öğretmenlik, teknolojiyle yok edilecek, tarih sayfalarına gömülecek bir meslek grubu değildir. İlk çağlardan bu yana en kadim mesleklerden biridir öğretmenlik. Eğitim her yerde, her koşulda ve her zaman önemlidir. Bunun önemini çocuklara küçük yaştan itibaren aşılamaya gayret ederiz. Eğitim önce ailede başlar fakat asıl binayı biz öğretmenler olarak okulda dikeriz. Bu binanın ustaları biziz. Her birimiz bu binaların en sağlam, en iyi olması için çabalarız. Öğrencilerimizin topluma faydalı ve kendini gerçekleştirebilecek iyi bireyler olması bizim için çok önemlidir. Kendini gerçekleştiren birey mi? O da neymiş? Güzel mesleği olsun, geliri iyi olsun, sigortası olsun, garantisi olsun vb. birçok sebepler varken neden kendini gerçekleştirsin bu çocuk diyen seslerin duyar gibiyim. Çoğu velime de söylediğim gibi Bizler robot olmadığımız gibi çocuklarımız da robot değiller. Birkaç program yükleyip çocuğumuzdan bunları yapmasını bekleyemeyiz. Ha yok biz eğer onlardan robot gibi olmalarını beklersek arada bir şarjı biter ve fişlerini takmadan kendi başlarına devam edemezler. Şarjları dolsa bile sadece yüklenen programlardan ibaret bir yaşamları olurdu. Lakin çocuklarımız birkaç program yüklediğimiz robotlar değiller. Çok daha karmaşık bir yapıya ve çok daha fazlasını yapacak kapasiteye sahipler. Tek yapılması gereken kendini fark etmesini sağlayıp keşfettiği yeteneği üzerinde çalışması için gereken fırsat ve imkanı tanımaktır. Bu sayede sevdiği işi yaparak mutlu olacaktır.
Biz mutlu bireyler yetiştirmek istiyoruz. Mezun olduğunda toplum içinde yer almaya başladığında mutsuz bireyler olmalarını istemiyoruz. Kendini bilen, keşfeden ve geliştiren nesiller temennimiz. Bunun için çaba gösteriyor ve başta aileler olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarından destek bekliyoruz. Çocuğumuzun ilgili araba, boya, çiftçilik vs. ise çocuğumuzu illa doktor, mühendis, avukat vb. olması için zorlamamalıyız. Gerçekten ilgisi, yeteneği varsa ve bunun farkındaysa biz de onun bu yeteneğini geliştirmesi için ona destek olmalıyız. Aile ve öğretmenler olarak samimi ve ciddi bir şekilde birlikte hareket edersek çocuklarımıza güzel bir dünya kurmaları için gereken desteği büyük ölçüde sağlamış oluruz. Dikkat çekmek istiyorum: Güzel bir dünya kurması derken kendi güzel dünyasını kurmasından bahsediyorum. Çünkü bu dünya onların, bu dünya bizim… Gelecek nesillerimizin…. Biz destekçileri ve gereken yerde yol göstericileriyiz. Bu mesleği seçmemdeki en önemli sebeplerden biri de buydu. “Kendini gerçekleştiren, gerçekleştirecek olan bireylerin yanında olmak, onlara örnek olmak, yol göstermek, destek olmak… Öğretmene genelde yol gösteren ışık tabirini kullanırlar. Ben aslında ışığın, cevherin öğrenci olduğunu, öğretmenlerin bu ışığı ortaya çıkaran güç olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden birlik içinde bu ışığı yakmalı ve söndürmemek için gayret etmeliyiz. Işıklarımıza güç olalım. Dünyamızı aydınlatalım. Parladığımız ve parlayacağımız nice güzel günlere….
Bir Garip Muallime