STEM EĞİTİMİ
Bir eğitim yaklaşımı olarak bilinen STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematichs) eğitimi, konuların, fen, teknoloji, mühendislik ve matematiğin birbiriyle ilişkilendirilerek öğretilmesi gerektiğini savunur. Bu eğitim yaklaşımı okul öncesi döneminden yükseköğretime kadar tüm eğitim kademelerinde kullanılmaya uygun bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
‘Bunu günlük hayatta nerede kullanacağız öğretmenim?’ çoğu çocuğun karmaşık bulduğu konularda sıkça sorduğu sorulardan bir tanesidir. STEM eğitiminin esas amacı fen ve matematik eğitimini yalnızca teorik olarak öğretmekten ziyade bu bilgileri nasıl kullanabileceğini öğrenciye öğretmek ve bilgiyi kullanabildiğini, öğrendiği şeylerin günlük hayatla ilişki içerisinde olduğunu hissettirmektir. Günümüz eğitim sisteminin eksiklerinden bir tanesi de ne yazık ki budur. Bilgiyi kullanamamak. Yalnızca sınava yönelik öğrenmeyi amaçlayan çocuklar, suya tuz eklemenin kaynama noktasını yükselteceğini bilir ancak makarna haşlarken bu bilgiyi kullanabileceğinin farkına varamaz. Peki, o zaman bu çocuklar bu kadar çok teorik bilgiyi neden öğreniyor?
STEM eğitimi öğrencilerin araştıran, sorgulayan ve dünyaya uyum sağlama becerilerinin geliştirilmesi için tercih edilen bir eğitim yaklaşımıdır. Pek çok becerinin kazanılmasına yardımcı olan bu yaklaşım aynı zamanda çocukların iş hayatına hazırlanmasında da büyük görev alır. Problem durumuyla düşünmeye teşvik edilen öğrencilerin problem çözme becerileri artar ve üretken bireyler olurlar. Grup halinde sürdürülen çalışmalar sayesinde işbirlikçi çalışmayı öğrenirler, iletişim becerileri yükselir. Problem durumuna karşın buldukları çözüm ve yaratıcı düşünceyle mühendislik becerilerini birleştirerek ortaya çıkarttıkları ürün ise üretkenliklerini arttırarak başarı duygusuyla beraber özgüven kazanmalarına yardımcı olur. Aynı zamanda ürettikleri bu ürünü pazarlamaya çalışarak da hem girişimcilik hem de kişilerarası iletişim ve rekabet duyguları gelişmiş olur.
STEM eğitimi her yaş grubunda farklılıklar gösterilerek uygulanır. Ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilere bu yaklaşımı uygularken ilk olarak bir problem durumundan söz edilir. Öğrencilerden gruplara ayrılmaları (gruplara öğretmende ayırabilir) istenir. Ardından bu problem durumuna yönelik öğrenciler serbest çalışmalar yaparlar, araştırarak, düşünerek ya da çevrelerinde bulunan diğer insanlarla etkileşime girerek bilgi toplarlar. Sonrasında bu problemi çözmeye yönelik neler yapılmış ve ne yapılabilir bunu tartışarak kuluçka dönemine girerler. Bu aşamada buldukları yeni yaratıcı ürünün tasarımında kullanılacak olan malzemelerin düşük maliyetli olmasına ve herkes tarafından tercih edilebilecek bir ürün olmasına da dikkat ederler. Malzeme tedarik aşamasından sonra yine grup çalışmasıyla ürünü tasarlayarak sunumunu yapar ve pazarlamaya çalışırlar. Böylece araştıran ve sorgulayan bir kitlenin yetiştirilmesine önayak olunmuş olur ve ezber bilgiler yerine öğrendiği teorik bilgileri ‘nasıl kullanabilirim’ diye düşünen bir kitle var olur. Bu yaklaşım ülkemizde ne kadar uygulanır ve eğitim sisteminin içerisine ne kadar entegre edilebilir bu uzmanlar tarafından tartışılarak üzerinde durması gereken bir konudur. Zira sınıflarda öğrendiği bilgilerin amacını ve nedenini bilmeden sabahın erken saatlerinde henüz uyanamamış, uykulu gözlerle derse gelen öğrencilerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Bilgiyi yalnızca sınavda karşılaştığı bir zorluk olarak gören kitlenin teoriyi uygulamaya dökebilmesi bi hayli zor olacaktır. Teknolojinin her geçen gün hayatımıza daha fazla girdiği hatta ve hatta hayatımızın ta kendisi olduğu bu dönemde eğitim sistemine STEM eğitimiyle beraber entegre etmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir. Yıllardır yalnızca üzerine konuştuğumuz ve bu konu hakkında anketler yaparak ülkemizde uygulanır mı, uygulanmaz mı gibi soruları sorarken bu sisteme, fen, matematik, teknoloji ve mühendisliğin yanında bir de sanatı ekleyerek kendilerini geliştiren ülkeler üretken bir nesille gümbür gümbür geleceğe hazırlanmaktadır. Sistemimizde eksiklerin, yanlışların olduğunu kabul ederek, uygulanabilirlikler göz önüne alınarak çağa ayak uydurduğumuz yeni bir sistem tasarlanmalı ya da uyarlanmalıdır STEM yaklaşımı alınabilecek örnekler arasında olabilecek durumdadır.