Tüm Öğretmenlere Çağrımızdır (2)
“Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyetlerin seviyesinin üstüne çıkaracağız.”
İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetin 10. Yılında genç cumhuriyetin yurttaşları için gösterdiği hedef buydu. Maalesef cumhuriyetimizin 100. yılında bu hedefe ulaştığımızı söylemek mümkün değildir. Biz öğretmenler olarak bu hedefe ulaşmak için yeniden hep birlikte mücadele etmenin gerekliliğine inanıyoruz. Çünkü Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği milli hedeflere ulaşmanın yegâne yolu eğitim cephesinden yakılacak ışıkla mümkündür. Herkes bilir ki adil ve refah bir toplum ancak nitelikli eğitim almış insanlar tarafından inşa edilebilir. Toplum olabilmek ve toplumu oluşturan bireylerin bir arada huzurla ve güvenle yaşaması da eğitimin ona kazandıracağı bilinçle mümkündür. Biz eğitimi, Kurtuluş Savaşı’nın henüz tamamlanmamış bir cephesi olarak kabul ediyor ve bu cepheyi hep birlikte zafere ulaştırmak istiyoruz.
Bizler bayrağı, Osmanlının son döneminde geri kalmış memleketin kurtarılması için türlü çareler arayarak cumhuriyetin kurulmasına zemin hazırlayan nice muallimden ve cumhuriyetin ilk yıllarında yeni kurulmuş devleti kalkındırmaya çalışan binlerce idealist öğretmenden devraldık. Geçmişten günümüze bu ülkenin dört bir yanında çektiği tüm sıkıntılara rağmen öğrencileri için canla başla mücadele etmiş ve etmekte olan tüm öğretmenlerin birikimi ve inancıyla bu mücadeleyi taçlandırmak istiyoruz. Artık kaybedecek ne bir dakika vaktimiz ne de bir öğrencimiz kalmıştır. Giriştiğimiz bu mücadeleyle şikâyet etme zamanının geçtiğini ilan ediyoruz.
Gelin birlikte öğretmenler odasının sesini yükseltip ülke geneline yayalım. Gelin içinde bulunduğumuz tüm olumsuz şartlara rağmen bizler öğretmenler olarak Türkiye’nin eğitimi için yapabileceklerimizi konuşalım. Türkiye’nin eğitim sorunlarına birlikte çözüm arayalım ve öğretmenliğe hak ettiği saygınlığı yeniden kazandıralım.
Öğretmenler olarak biz,
- Geçim sıkıntısı yaşıyoruz
- Mesleki saygınlığımızın her geçen gün yok edildiğini görüyoruz
- Hak arama mücadelesinde siyasi partilerin arka bahçesi haline gelmiş sendikalar tarafından yalnız bırakılıyoruz
- Liyakatsiz yöneticiler tarafından yönetiliyoruz
- Adaletsiz ödüllendirmelerden rahatsızlık duyuyoruz
- Fiziksel ve sosyal imkânlarımız yetersiz halde çalışıyoruz
- Eğitimde yapılacak değişikliklerde öğretmenlere danışılmamasının yol açtığı sorunlarla baş başa kalıyoruz.
- Mesleki gelişim imkanlarımızın yetersizliği nedeniyle kısıtlanmış hissediyoruz.
- Lisansüstü eğitimde engellerle karşılaşıyoruz
- Özel okullarda ağır şartlar altında çalıştırılıyoruz.
- “Ücretli öğretmenlik” adı altında emek sömürüsüyle karşı karşıyayız
- İhtiyacın çok üstünde öğretmen yetiştirildiği halde yetmezmiş gibi öğretmenlik dışı bölümlere pedagojik formasyon verilerek “öğretmen devşirilmesi” yoluyla öğretmen niteliğinin bilinçli olarak düşürüldüğünü görüyoruz.
Ve burada sayamadığımız daha birçok sorunu beraber yaşamaktayız. Bu sorunlar eğer biz öğretmenler olarak birlikte mücadele etmezsek çözülemeyecek sorunlardır. Öğretmenin sorunları eğitimin başlıca sorunlarındandır. Çünkü eğitimin hiçbir paydaşı öğretmen kadar eğitimde etkili değildir. Bu nedenle öğretmenleri kendi konumlarını gözden geçirmeye, güçlerini fark etmeye ve eğitim cephesinde daha kararlı bir duruş sergilemeye davet ediyoruz.
Biz eğitimin ve öğretmenin sorunlarını bağımsız olarak yüksek sesle dile getireceğiz. Bu sorunlara dair çözüm önerilerimizi sunacağız. Aynı zamanda eğitim ve öğretimle ilgili duygu ve düşüncelerimizi paylaşarak tarihe önemli notlar düşeceğiz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında bizimle öğretmence düşünüp, öğretmence yazmaya ve hep birlikte eğitim için gelecek için mücadele etmeye var mısınız?